İktidarın seçim sonrası ortodoks ekonomi politikalarına geçerek yüzünü yeniden Avrupa’ya dönmüş, bilimsel adımlarla ilerleyen Türkiye imajı, yargıya müdahaleler ile sarsılıyor.
Yeni ekonomi yönetimi ülke ülke gezerek yabancı yatırımcıları, Türkiye’ye yatırıma ikna etmeye çabalarken önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Hamas terörist değildir” açıklaması, daha sonra Meclis’ten geçen kentsel dönüşüm yasası ile mülkiyet hakkının çiğnenmesi son olarak da Yargıtay’ın Anayasa Mahkemesi üyelerine soruşturma açması ekonomi çevrelerinde tartışmalara neden oldu.
Yargıtay’ın kararı, Türkiye’de hukuk darbesi olarak nitelendirilirken ekonomistler bu gelişmelerin olduğu bir ülkenin yaşayacağı sermaye kaybına dikkat çekiyor.
‘TUZ KOKTU’
Gelişmeleri sosyal medya hesabında yorumlayan ekonomist Mahfi Eğilmez, “Anayasayı tartışmak başka bir şeydir Anayasa Mahkemesi kararını uygulamamak başka bir şey. İlki hukukun başladığı, ikincisi hukukun bittiği yerdir. Geçmiş olsun Türkiye. Artık umut her zaman vardır. diyebileceğimiz ortam bile kalmadı. Tuz koktu” ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Şenol Babuşçu ise “Siz yabancı yatırımcının yerinde olsanız ‘mülkiyet hakkı’ olmayan ülkeye gelir misiniz?” diye sordu. Prof. Dr. Hakan Kara da sosyal medya hesabında eski bir televizyon programında ekonomide atılması gereken şeyleri dilediğini ve bu dileklerinin hepsinin gerçekleştiğini hatırlatırken “Keşke hukukun üstünlüğünü dileseymişim” dedi.
Sosyal medyada sermayenin sadece sermaye güvenliği ve ticaret hukukun işleyişi ile ilgilendiğini, insan hakları ihlallerinin yabancı sermayeyi kaçırmayacağına ilişkin görüşler de paylaşıldı. Bu görüşlere karşı çıkan Prof. Dr. Evren Bolgün, “Bu söylem doğru değildir. Uganda’ya giden para başkadır Çin’e giden yabancı sermaye başkadır. Daron Acemoğlu ‘Dar Koridor’ kitabında konuyu çok net bir şekilde açıklamıştır” diye konuştu.
Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu ise “Finans kapitale insan haklarının ve özgürlüklerin bekçisi misyonu biçmek doğru değil. Onlar kendi güvenliğine bakar. Ama tabi uzun vadeli doğrudan sermaye yatırımı olmaz. Bir ülkede böylesine keyfi bir yönetim varsa ‘Yarın benim varlıklarıma dokunur mu’ benim ülkemle diplomatik sorunlar yaşar mı?’ endişeleri olur tabii” dedi.