Emek Partisi Antep Milletvekili Sevda Karaca, uyarılara rağmen önlem alınmayan ve resmi rakama göre 9 işçinin siyanürlü atık toprak altında kaldığı göçüğü Meclis gündemine taşıdı.
İşçi direnişlerini anlatmaya hazırlanırken Erzincan’daki madenin haberini aldıklarını belirten Karaca, göçüğü “Bu barbarlık düzeninin bütün fıtratını ortaya koyan olay” olarak niteledi.
“Kanadalı Anagold Madencilik şirketinin sicili çok kabarık. Burası 10 yıldır siyanürle altın madenciliği yapıyor. Üstelik siyanür sızıntısına rağmen ruhsatı iptal edilmedi bu şirketin. Ama vergi borçları silindi. Şirketin yüzde 80 ortağı olan Kanadalı SSR Mining şirketinin bilançosunda bu durum belgelerle ortaya çıktı” diyen Sevda Karaca’nın değerlendirmeleri özetle şöyle:
138 OLAN ULUSLARARASI MADEN ŞİRKETİ 773’E ÇIKTI: Maden faaliyetinin gerçekleştiği alanda Bingöl Yedisu fay hattı bulunuyor. Daha evvel buradaki atık havuzundan siyanür sızmıştı ve bu nedenle burası kapatılmıştı ancak ne hikmetse sonradan açıldı. Çalık Grubu Çöpler Kompleksi Madenini işleten Anagold’un da yüzde 20 ortağı. Üstelik 7,2 milyon dolarlık vergi borçlarının silindiğini tekrar hatırlatıyorum. İşte bu Kanadalı şirketler ülkenin bütün topografyasını paylaşmış durumdalar. Batı Anadolu’da Avanos Gold neyse Doğu Anadolu’da da Anagold o işlevi görüyor. Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi’nde yer alan bilgiye göre Türkiye’de 2004 yılında 138 olan uluslararası maden şirketi sayısı 773’e çıkmış durumda.
MADEN YASASI TALANA AÇACAK: Vahşi madencilik düzeni yalnız işçilerin canını almıyor. Aynı zamanda halk sağlığını da tehdit ederek doğayı talan ediyor. Meclis’te görüşülmesi beklenen Maden Yasası yerli ve uluslararası sermayenin yeraltı ve yer üstü kaynaklarını talan etmesini serbest hale getiren bir torba yasa.
JET HIZIYLA RUHSAT: Anagold Madencilik’in Erzincan İliç’te yarattığı bu can kıyımı ve doğa talanı; artık ülkenin dört bir tarafında serbest hale getiriyor bu yasa. 16 maddelik bir kanun teklifiyle 7 farklı kanunda değişiklik yapmak isteniyor. İktidarın minareye kılıf uydurmak dışında pek de bir anlamı olmayan bir sürü gerekçe saydığı bu torba yasanın arka planında; İliç’te yaşadığımız gerçekler var. Maden ruhsatlarının jet hızıyla verilmesinin, patronların çevresel düzenleme yapma zorunluluğunun ortadan kaldırılmasının, su kirliliğinin, toprak erozyonunun, habitat kaybı gibi çevresel sorunlara neden olmalarının önü yasalarla açılmış oluyor.” değerlendirmelerinde bulundu.
ÖNLEM ALMA YÜKÜMLÜLÜĞÜNÜ NEREDEYSE KALDIRIYOR: Bu torba yasa geçerse işçi sağlığı ve iş güvenliği açısından zaten dertli olan maden sahalarında önlem alma yükümlülüğünü de neredeyse ortadan kaldırıyor. Bu torba yasayla birlikte madenlerdeki denetimsizlik daha da artacak. İşçilerin canına kast eden, doğayı talan eden, yaşamı tehdit eden vahşi madencilerin gözü doymayan maden patronlarının da önü daha da açılıyor.
Biz bu torba yasaya hayır diyeceğiz. İşçilerin yanında, doğanın yanında olmaya devam edeceğiz.
(HABER MERKEZİ)