1952 yılında kurulan Tetra Pak dünyanın önde gelen ambalaj firmalarından. Farklı alanlarda uzmanlaşan Tetra Pak dünya genelinde 35 fabrikası ile hizmet veriyor. Firmanın İzmir’de faaliyet gösteren fabrikası ise benzer fabrikalar içerisinde 3 kere en iyi fabrika olarak seçilmiş. Tetra Pak geri dönüşüm alanında önemli işler yapıyor. Şirket geri dönüşümü odağına almış. Bu konu ile ilgili olarak Tetra Pak Türkiye Sürdürülebilirlik Direktörü Volkan Aydeniz, “Geri dönüşüm konusunda biz şu an en çok oraya odaklanıyoruz. Karbon ayak izi konusunda, çevre konusunda daha iyiye gitmeye çalışıyoruz. Örnek olarak tüm üretim faaliyetlerinde %80 üzerinde yenilenebilir enerji kullanılıyor. Emisyonlarımızı sürekli sürekli azaltıyoruz” dedi.
Geri dönüşüm sistemindeki boşluklara odaklandıklarını belirten Aydeniz, “Burada ömrünü tüketen ambalajımızın dönüşmesi lazım çöpe gitmesini kesinlikle istemiyoruz. Dolayısıyla bu hedeflerimiz aslında 2030 hedefleri çerçevesinde çok ciddi bir şekilde geri dönüşüm. Kağıt karton haricinde poliyetiler alüminyum içerik, yavaş yavaş değiştirme ve kağıt bazlı materyaller ile değiştirip katmanları sadece kağıt bazlı hale getirmeyi hedefliyoruz. Ya da minimum plastik ve bitki bazlı plastikler sunarız müşterilere. Dünyadaki kısıtlı tedarik imkanları nedeniyle biraz zorlanıyoruz” ifadelerini kullandı. Volkan Aydeniz yürüttükleri faaliyetle ilgili şu bilgiler verdi: “Tetra Pak 1952 yılında kurulmuş aslında teknolojiyi icat ederek kurulmuş. . Ondan sonraki süreçte hem ambalaj hem gıda hazırlama ve ambalajları üzerine bir kaç farklı alan üzerine uzmanlaşmış Mesela gıda hazırlama, dondurma, peynir süt hazırlama UHTT teknolojileri bunlar da bizim sunduğumuz teknolojiler. Paketleme teknolojileri derken farklı ülkelerde imalatları kullanımları mevcut. Türkiye’de birçok sür üreticisinde adlarımız ve ambalajlarımız mevcut. Süt ambalajlarında ağırlıklı olarak dünya genelinde %70’i süt ambalajı üzerine çalışıyoruz. Dünya genelinde 35 fabrikamız içerisinde İzmir başta gelen fabrikalardan. 10 milyar adet üretim, bunun 7 milyarı aşağı yukarı 40 ülkede yedi kıtada ihraç ediliyor. 3 milyarı Türkiye’de kadar üretiliyor. 2050 hedefimiz var bizim orada da tedarik zincirimizin tamamında sıfır emisyon hedefimiz var. 2030’a kadar kendi operasyonlarımız bütün çevre ekibimiz de bütün sitelerimizde, ofisimizde, fabrikalarımızda, Yapılabilecek iyileştirmelere bakıyoruz. Araç filosunda elektriğe geçişte yapılabilecek ayrı taraftan da bunların üzerine çalışan bir ekibimiz de var. Her konuda biz aslında başı oynamak istiyoruz bu alanda.”
“Teknolojinin icadını yapan olarak ön taraftayız”
Ar-ge ve teknoloji alanında sürekli yatırım yaptıklarını aktaran Aydeniz, “Teknolojinin icadını yapan olarak biraz ön taraftayız. Rakam vermek gerekirse geleceğin ambalajını tasarlamaya çalışıyoruz. Bizim biliyorsunuz multi materyal dediğimiz bir ambalajımız var. %70’i kağıt ve yenilenebilir kaynaktan elde ediliyor, buna rağmen plastik ve alüminyum gibi katmanlar da var, ürünü koruma, ürünün durumunu uzatmaya, soğuk bir taşıma zinciri ile dünyanın her yerine ulaştırma imkanı sunuyor. Ama bir taraftan da teknolojinin getirdiği geri dönüşüm zorlukları da var.”
“Sipariş üzerine ambalaj atığı satabileceğiniz bir uygulama üzerine çalışıyoruz”
Türk toplumunun geri dönüşüm ve ayrıştırma konularına eskiye göre biraz daha iyi noktada olduğunu vurgulayan Volkan Aydeniz, “Alışkanlıklar değişiyor fakat çok hızlı bir şekilde geri dönüyor. Genelde altyapı eksiklikleri, takipsizlik genelde belediyelerin işe çok fazla ilgi gösterememesi, kaynak sıkıntıları derken insanlar bu işe motive onları ve katkıda bulunma imkanları çok azalıyor.” şeklinde konuştu.
İstanbul’da birkaç ilçede güzel işleyen programların olduğunu kaydeden Aydeniz sözlerini şöyle sürdürdü: “Teşvik veya ceza da olmadığı için Avrupa’daki gibi değil. Bu Türkiye’de uygulanamıyor. Biz aslında bu noktada derine girmeye çalışıyoruz. Ayrıştırma noktasında tesis ortaklığımız Momentum atık firması ile beraber Ankara firmamız olacak önümüzdeki sene. Orada karışık ambalajlar işlenirken bizim ambalajlarımız da işlenecek ve bunları geri dönüşüm fabrikalarına gönderilmesini sağlayacak. Ama bunu yaparken sadece bu yetmiyor, kaynağını da ayrı toplamak gerekiyor. Halkın bilinçli olması ve kolay erişim imkanı gerekiyor. Bu noktada da bir iki model üzerinde çalıştık. Bir uygulama bazlı. Getir ve Yemek Sepeti gibi firmaların iyi özelliklerinden ilham alınmış sipariş üzerine ambalaj atığı satabileceğiniz tüketici olarak alıcı firmalarına bir uygulama hazırlamaya çalışıyoruz. İzmir Büyükşehir ile görüşüyoruz, bakanlık ile de görüşüyoruz bir yerde başlatacağız. Buradan da işte yavaş yavaş halka erişip, eğitim tarafında güçlendirdiğimiz sistemi de bir taraftan da altyapı anlamında değişim mekanizması çalıştığını görmek istiyoruz.”